Yalın / Çevik Tedarik Zinciri Yönetimi

 

 

Giderek daha da küreselleşen Dünya’da üretici ve tüketiciler arasındaki dengeler hızla değişmektedir.

 
 Artık müşteriler satın alım yaptıkları ürün ya da tedarikçileri giderek artan bir seyir ile değiştirmekte ve eskiden hakim olan “firma geçmişi, ünü ya da marka bilinirliğinin” tercih etmedeki üstünlüğü – yerini artık müşteri açısından değeri kimin en fazla ürettiğine bırakmaktadır. Bugün, müşteriler çok daha bilinçli, sorgulayıcı ve en önemlisi kendi öneminin farkındadırlar. Eskiden hangi ürünün üretileceği, ürün özelliklerinin ve fiyatının ne olacağı gibi konularda üreticiler söz sahibi iken bugün bu durum, eğer son derece özel ve başka bir yerde bulunmayan bir ürün üretmiyorsanız tamamı ile müşterinin kontrolüne girmiştir.
Henry Ford ile başlayan montaj bantları kullanarak seri üretim yapma yetisi o günlerde koşulları üreticilerin belirlemesi ve pazarın, müşterinin koşulsuz olarak üretilene razı olması prensibine dayanıyordu. Bu evrede üretici ve tüketici için satın alma kararının etkileyen en öncelikli kriter fiyat faktörüydü. Zamanla pazarda daha fazla oyuncunun olması ve değişen, gelişen müşteri beklentileri fiyat faktörünün yanına kalite olgusun da yerleşmesine neden olmuştur. Sadece fiyat parametresi ile pazarda kalıcı olunamayacağının anlaşılması toplam kalite yönetimi, kalite güvence sistemleri ve istatistiksel proses kontrol gibi süreçlerim gelişmesine etki etmiştir. 1990’lar sonrasında globalleşme, teknolojik ve sosyo kültürel gelişmeler gibi etkenlerin sonucunda müşteri pazarın tek hakimi olarak yerini almış ve oyunun kurallarını baştan aşağı değiştirmeye başlamıştır. Bu yeni evrede; fiyat ve kalitenin yanında, hızlı teslimat, kişiselleştirilmiş ürün, esneklik gibi faktörlerin de tercih sürecinde etkin rol alacağını tanımlayıp, rekabetin eskisi kadar kolay olmayacağının altını kalın çizgi ile çizmiştir.
 

Yeni mevcut durum şu şekildedir.

- Pazar ve müşteri beklentileri teknoloji, küreselleşme ve soyso kültürel etkiler gibi nedenlerden dolayı inanılmaz bir hız ile değişmektedir.
- Müşteriler her geçen gün daha fazla kişiselleştirilmiş ürünler istemekte, bunun sonucunda ürün çeşitliliği artmakta ve ürün hayat süreleri kısalmaktadır.
- Fiyat faktörü, tercih etme sürecinde tek başına yeterli olamamakta, tedarik zinciri süreçlerinde hız ve esneklik yetisi bir firma için hayatı derecede önem ihtiva etmektedir.
- Günümüzde firmalar değil, tedarik zincirleri rekabet etmektedir.
- Bu değişkenlikler karşısında tek bir üretim stratejisinin her alana uyarlanması mümkün değildir
İşletmelerde her şey; ne kadar ciro yapılacağı, karlılık hedefleri, büyüme planları ve yatırım geri dönüş oranları gibi hedeflerin konulduğu, planların yapıldığı kurumsal ana iş stratejileri ile başlar. Bu sürecin hemen akabinde kurumsal ana iş stratejilerindeki hedeflere ulaşabilmek için ürün, pazar payı, fiyat, rekabet, firma pazar konumlaması gibi faktörlerin göz önüne alındığı pazarlama stratejilerinin oluşturulması gereklidir. Tedarik zinciri stratejisi ise kurumsal ana iş stratejisinin bir parçasıdır ve pazarlama stratejilerine entegredir. Genel olarak pazarlama stratejilerinin hedeflerine ulaşabilmesi için gerekli olan ürünlerin geliştirilmesi ve üretilmesi süreçlerinin en etkin, verimli şekilde yürütülmesi konularına odaklanır. Tedarik zincirinin etkin olabilmesi için rekabetçi seviyede tasarlanması gereklidir.
 
Genel anlamda iki tür tedarik zinciri stratejisi vardır. Yalın tedarik zinciri ve çevik tedarik zinciri.
 

• Yalın Tedarik Zinciri:

Toyota ile şekil bulan ve başta otomotiv endüstrisinde yaygınlaşarak günümüze kadar gelen yalın üretim yaklaşımının ana teması değer zincirindeki kayıpların ortadan kaldırılması ile siparişten teslimata olan üretim süresinin kısaltılarak, maliyetlerin an aza indirgenmesi yaklaşımıdır. Bunun için değer, değer zinciri, akış, çekme sistemi ve mükemmellik yaklaşımını benimseyen yalın üretim felsefi özellikle pazarda talebin öngörülebilir, sipariş büyüklüğünün yüksek ve ürün çeşitliliğin fazla olmadığı durumlarda oldukça etkin bir rekabet aracı olarak kabul edilmektedir. Ancak bunun aksi yani talebin ön görülemediği, değişkenliğin oldukça fazla olduğu ve ürün çeşitliliğin yüksek durumlarda, yalın üretim felsefesinin tüm ihtiyaçlara cevap veremediği Gunasekeran ve Christopher gibi bir çok araştırmacı tarafından eleştirilmektedir.
 

• Çevik Tedarik Zinciri:

Çevik üretim konsepti, 1991 yılında Iaccoca enstitüsündeki bir grup araştırmacı tarafından pazarın hızla değişen gereksinimlerini, hızlı bir şekilde karşılayabilmek amacı ile ortaya sürülmüş bir tedarik zincir modelidir. Temelinde, Amerikan üretim endüstrisinin Uzakdoğulu rakiplerine kaptırdığı üretim yeteneği üstünlüğünün geri alınabilmesi kurgusu yatmakta olup, bir çok araştırmacı ve uygulayıcı tarafından, hızla değişen ve gelişen dinamik pazar koşullarında uygulanabilecek en etkin stratejik tedarik zinciri modellerinden biri olarak kabul edilmektedir. Hedefi hız, esneklik olan bu sistemde ana tema tedarik zincirindeki tüm fonksiyonların pazar beklentilerini çok iyi anlayarak, ortak hedefler doğrultusunda ve stratejik işbirliği ile esnekliği sağlayarak, değişken pazardaki müşteri beklentilerini karşılamaktır.
Literatürde yalın ve çevik üretim ile ilgili halen bir konsensüs sağlanmış değildir. Genel olarak varılan olgu ise yalının “ gerekeni, gerektiği zamanda ve mükemmel şekilde tedarik etme” yaklaşımı olarak algılarken, çevikliği ise “ilk olmak, hızlı olmak ve en iyisi olmak olarak” tanımlamaktadır. Bir başka ifade ile yalın kayıpların elimine edilmesine odaklanarak, standart ve kararlı ürünlerin en düşük maliyet ile üretilip, sevk edilmesine odaklanırken, çevik üretim ise öngörülemeyen markette, inovatif ürünlere hızlı cevap verebilen bir yapıda maliyetten öte teslimat süresine odaklanmaktadır.
Müşterilerin giderek atan bir seyir ile kişiselleştirilmiş ürünlere önem vermesi, bunun etkisi olarak ürün çeşitliliği artması, ürün hayat sürelerinin her geçen gün kısalması tedarik zinciri stratejilerinin statik yapısının yerini dinamik olmaya doğru itmektedir. Yalın ve çevik üretim stratejileri üzerine bir çok akademisyen, uygulamacı araştırmalar yapmış ve tedarik zinciri stratejilerinde tek bir modelin, her beklentiye cevap veremeyeceği, pazarda değişkenliği kararlı, fonksiyonel ürünlerin fiyat kriteri ile sipariş kazandığı ancak değişkenliği az olan inovatif ürünlerin ise pazara hızlı girilebilmesi durumunda sipariş kazanma şanslarının olduğu ve hibrid model olarak adlandırılan “yalın ve çevik” stratejilerin birlikte uygulanabilir olmasının bir işletme için en ideal model olduğu görüşü hakim olmuştur.
Müşteri tarafında meydana gelen değişim firmaların tedarik zinciri stratejilerinin değişimine etki etmektedir. Sürekli değişen dünyamızda işletmelerin en öncelikli gündem maddelerinden biri değişen müşteri beklentilerini sorunsuz olarak karşılarken, aynı zamanda da kendi varlıklarını devam ettirebilmeleri açısından verimli süreçlere sahip olmalarının gerekliliğidir.
Verimli olabilmek için öncelikle TZY stratejilerin özellikleri, hangi durumda hangi stratejilerin kullanılması gerektiği, mevcut durum itibarı ile hangi alanlarda açıkların olduğunu ve bu açıkların sistemi nasıl etkilediğinin anlaşılması gereklidir.
Lütfi Apilioğulları
Sektorel.com

Yorumlar